İstanbul BSM Robot Takımı Robistim'e ithaf edilmiştir.
Terbiye Mecmuası, 15 Şubat 1927, Transkript: Erol KÖMÜR (Kostarika, 2017)
İnşaat Kutuları
TERBİYEVİ MEŞGULİYET VASITALARINDAN: İNŞAAT KUTULARI
Çocuğu iyi terbiye etmek zamanımızın en mühim meselelerinden biridir. İçtimai, iktisadi muhtelif sebepler dolayısıyla hayatın heyet-i umumiyesinde ani tahviller husule gelmektedir. Yaşamak mücadelesi insanda bazen hiç farkında olmayarak eski itiyatlarımızın bir çoğunda vazgeçmeye, faaliyet şekillerini değiştirmeye mecbur oluruz. Bugün yaşanılan hayat için lüzumlu evsaf ve itiyatlarla teçhiz edilerek yetiştirilmediğimiz için yeis ve ümitsizlikle sık sık karşılaşırız. Müstakbel hayatın daha çetin ve mücadeleli olacağını düşündükçe korku his ederiz. Bütün ümidimizi yeni yetişecek çocuklara bağlarız. İyi terbiye edildikleri taktirde hayata hakim olabilecek yegane kuvvet şüphesiz çocuklar olacaklardır. Her millet refah ve saadeti bu taze kuvvette görmektedir. Cesareti kırılmış, iradesi zayıflamış eski neslin en mühim ve tabii vazifesi kendisinden daha kuvvetli yeni bir nesil yetiştirmektir. Bu itibarladır ki çocukları ihtimamla terbiye etmek şümullü bir mesele haline gelmiş, terbiye vasıtaları eskisine nispetle çoğalmıştır. Medeni memleketlerin bahtiyar çocukları; oyuncakları, meşguliyet malzemesi, kum bahçeleri, oyun meydanları gibi bol vesait ve müesseseler içinde yetiştirilmektedir. Bu vasıtalarda terbiye ve meşguliyet vasıtalarının heyet-i umumiyesi mevzu bahis edileceklerdir. Bizim mürebbilerimizin ekseriyeti için meçhul kıymetli bir meşguliyet vasıtası üzerinde fazla durularak nazar-ı dikkatleri celb edilecektir.
Çocuk için oyun ve meşguliyetin ne kadar tabii bir ihtiyaç olduğunu tecrübelerimizle biliriz. Oyun ne demektir? Terbiye ile alakası olmayanların ifadelerine bakılırsa; vakit geçirmek için yapılan alelade meşguliyettir. Fakat; bu hususta bir de çocuk dostlarının mütalaaları sorulacak olursa alınacak cevaplar hiç de böyle menfi olmayacaklardır. Oyun; çocuk için ihtiyaçtır, onun tabii kuvvetlerini inkişaf ettirmek için en iyi bir vasıtadır. Çocuk oyun oynamak sayesinde bilahere yaşayacağı iş hayatına hazırlanır, oyunun gayesi insan yavrusunu terbiye etmektir. Oyun işin başlangıcıdır… ilaahir gibi kıymetdar cevaplar alınır. Çocuğa vasi bir oyun ve meşguliyet sahası ihzar etmek için çocuk oyuncakları sanayii denilen geniş bir sanayi şubesi bile tesis etmişir. Nevi binleri geçen cazip oyuncaklar cazip oyuncaklar yapılmıştır. Çocukların faideli bir şekilde meşgul olmaları için kum, tahta çubuklar, plastilin… ilaahir gibi malzeme izhar edilmiştir.
BELKIS ŞEVKET HANIM EFENDİNİN TAYARANI (UÇUŞU)
Matbuat-ı Osmaniye sahifelerinde, bir İslam ve Osmanlı hanımının İstanbul ufkunda tayyare ile bir cevelan icra edeceği haberini, ilk defa okudukları zaman, Osmanlı hanımlarının teşebbüsat ve mesaiy-i terakki perveranesiyle kemalat-ı milliyeye vasıl olmak, hayat-ı milliyeye bir revnak ve güşayiş vermek mevcudiyeti kurtarmak mümkün olacağa iman edenler, hiç şüphe yok ki, büyük bir hiss-i iftihar ile mütehassıs olmuşlardır.
“Kadınlar Dünyası” ceride-i muteberesinin sahib-i imtiyazı ve Osmanlı Müdafaa-i Hukuk-u Nisvan Cemiyeti müessesesi Ulviye Mevlan Hanım Efendi Osmanlı kadınlığında tecelli eden bu cesaret-i medeniyeyi sureti atide münderic bir tezkere ile matbuata bildirmişti:
ÇOCUĞUN ZEKASINI TAKDİR HUSUSUNDA NAZAR-I İTİBARA ALINACAK CİHETLER
Ahziyet Kabiliyetinin derecesi: Hassaların şiddeti. Haricden gelen intibaları alması (idraklerin husulü). İlm-i harici, hassalar üzerine te’ettür yapmaktan bir an hali kalmaz. Bazı kimselerin müşahede kabiliyeti fazla olur. Tui veya iradi olarak haricden çok malumat toplarlar. Bunların ilm-i efkarı zengin, tasvirleri tam ve vazıhtır. Bazılarında ise bu kabiliyet dûndur. Bakarlar, görmezler; dinlerler, işitemezler, anlamazlar. Bunların efkarı ve tasviratı kemiyet itibariyle az, keyfiyet itibariyle müphem, müşevveş noksandır.
Hıfz Kabiliyeti: Hafıza demek, zeka demek değildir. Fakat, zengin bir muhayyile ve iyi bir muhakeme için, hafızanın saklandığı mevadd-ı ibtidaiyeye lüzum vardır.
Mekteplerde Projeksiyon - Abdülfeyyaz Tevfik
(Transkript: Erol KÖMÜR, 2003)
MEKTEPLERDE PROJEKSİYON Alât ve vesait-i tedrisiyenin mükemmeliyeti talebenin semii üzerinde ne kadar müessirdir. Muallimlere kıymetli muavenetleri dokunan bu gibi tertibat sayesinde, en büyük hüsn-ü niyetlere rağmen yeknesak olmakdan kurtulamayan can sıkıcı takrirler cazip ve münasip fasılalarla kesilir. Zat-ı melekesi alabildiğine inkişafa başlar. Mekteplere karşı her çocuğun kalbinde gizli duran nefretler muhabbete merbutiyete inkılab eder. Fenni tatbikat yapılamayan, ilmî terbiye esaslarına ehemmiyet verilmeyen zamanlarda, zavallı yavrular ne kadar bedbaht idiler. Eski nazari tedrisat, kuru gürültülerle geçen saatler, onların ruhları hatta ahlakları üzerinde derin tahribat izleri bırakır bu gayrı tabiiliklerin neticesinde gelen dimağı ..... adına cümle-i asabiyelerini bozar berbad ederdi.
Muallim ve Muallime, Muavin ve Muavine Ehliyetname İmtihanına Aid Talimatnameden Bazı Mevad
MADDE 1: Ehliyetname imtihanına dahil olabilmek için Türkiye Hükümeti tebasından bulunmak, Zekur için sini ondokuzdan dun otuzbeşten efzun, inas için on yediden küçük ve otuzbeş yaşından büyük olmamak ve bir cinayet veya ahlaka mugayir bir cenaha ile mahkum-u meslek ve talime mani olacak avarız-ı cismaniye ile malul bulunmamak şarttır.
MADDE 2: İmtihana talib olanlar hatt-ı destleriyle ve ikametgahları muharrer bir istidaname ile makam-ı vilayete müracaat ederler.
MADDE 3: İstidanamelere mezkur vesaik rabt edilir: